Tiyatro Neden Önemlidir
Günümüzde Tiyatronun Önemi
Bu sorunun yanıtı için tiyatronun tarihine göz atmakta fayda var. Tiyatro günümüze "theatron" sözcüğünden gelmiştir. “Thea”: “tanrıça” , “tron” ise görme yeri, seyir yeri anlamlarına gelmektedir. Yaygın görüş bu olsa da başka kaynaklarda “tron” sözcüğünü “yer, tapınak” olarak çevrilmesi gerektiği de belirtilmiştir. Yani "theatron" sözcüğü tanrıçanın tapınağı, tanrıçanın yeri, evi anlamlarına gelmektedir. Tiyatronun kökenine indiğimizde tiyatro sanatının inanç ile ilgisi olduğunu net olarak görebiliriz. İnanç dediğimizde tanrı, kainatın başlangıcı, evrenin sahibi, insanoğlunun yaradılış nedeni, hayatın anlamı ve öte dünya gibi kavramlar sorgulanmaya başlar. Bu büyük sorularla ilişiği olan "theatron" sözcüğü elbette önemli bir noktadır. Bu bilgiler tiyatro ile ilgili pratik bilgiler kategorisinde değerlendirilebilir. İlkel insanlar teatral ayinler düzenlerdi İlkel insanlar, avlanmadan önce avlayacakları hayvanın kılığına girip o hayvanın taklidini yaparak avlarının daha bereketli, daha verimli geçmesini sağladıklarına inanıyorlardı. Yani tiyatronun kökeninde taklit yapma nedeni güldürü değil bir inanç yatmaktadır. Bu bakımdan bakınca o dönem insanlarının sanatı daha faydacı kullandığını söyleyebiliriz. Av ile ilgili bekledikleri bereket için sanatsal bir gösteri düzenlemeye kalkışıyorlar ve karşılık bekliyorlar. Tiyatronun kullanımı somut bir çıkar içindi. Günümüze baktığımız zaman ise yeni bir bakış açısı gelişmesi için, boş vaktimizde eğlenmek için, empati yapabilmek için, tıkandığımız noktalarla ilgili fikir sahibi olabilmemiz için, bir konuyu, bir durumu protesto etmek için, insan yaradılışı üzerine keşifler yapmak için, estetik zevkimize uygun bir etkinlik izlemek için ya da salt sanatsal açlığımızı doyurmak için yapılır. Bu beklentilerin daha az önemli olduğu kesinlikle söylenemez elbette. İlk insandan bu yana aklımızı kurcalayan birçok büyük soru bu soyut düşünceler etrafında gelişir ve rutin hayatlar içerisinde unutulmuş, kaybolmuş bu düşünceler aslında bir yaşam içinde uğruna yaşanabilecek kadar önemlidir.
Dionysos Şenlikleri
Günümüze ulaşan en eski tiyatro yapıtları Antik Yunan’da şarap ve bereket tanrısı olan Dionysos adına yapılan şenliklerden kalmadır. Halk bir eğlence etkinliği olarak bu şenliklerde vaktini geçirir ve keyif alırdı. Daha sonra bu şenlikler yarışmalara evrilmiş ve tragedya ile komedi türünde metinler ortaya koyulmuştur. İzleyicinin arzularından arınmasının hedefleyen katharsis yaratma çabası bu dönemde tragedya yazarlarının ilk amacı olmuştur. İzleyicide korku ve acıma duyguları uyandırarak tutkularından arınması hedeflenmiştir. Oyuncunun yerine kendisini koyarak bu arınmayı gerçekleştirecektir. Taklitlerle başlayan tiyatro etkinlikleri yerini yavaş yavaş katharsis ile arınma hedefleyen ruhsal bir etkinliğe bırakmıştır. Tragedyalarda her zaman özel bir karakter seçilmesi sebebiyle de efsaneler, mitler konu olmuştur. Bilim, insanlığın ilerleyebilmesi için gereken en önemli alan olduğu gibi sanat da insanlığın kendinde keşfedemediği kör noktaların aydınlanması için gereken bir alandır. Bu keşifler de toplumsal boyutta olursa tıpkı bilim gibi ilerleme gerçekleşir. Toplum yapısında soyut konular üzerine daha derin düşünen insanlar görülür. Kendini anlamaya çalışan, empati yapabilen, gerektiğinde baş kaldırabilen, gerektiğinde uyum sağlayabilen insanlar yetişir. Sanat her zaman için özellikle felsefe, psikoloji ve sosyoloji gibi alanları etkilemiştir. İnsanlığın ilerlemesine teknolojik aletlerin çoğalması gözüyle bakmamak gerekir. Tutarsızlıklarının, çelişkilerinin, kendine yabancılaşmanın farkında olan insan da ilerlemenin bir parçasıdır. Bu tutarsızlık ve çelişkileri ortadan kaldırmak için kendiyle mücadele eden ve sorularına cevap arayan insan da geleceğe ilerlemiş bir insandır. İşte tiyatro sanatı bu gibi konularda izleyiciye yeni bir perspektif sunar. Onun dertlerine ortak olur, yalnız olmadığını hissettirir, çözüm arar, ortak duygu merkezi oluşturur. Bilimsel anlamda ne kadar ileri bir toplum olursa olsun, sanatsal anlamda soyut düşüncelerine açık getiren girişimler olmadığı zaman insanoğlu dünyadaki amacını keşfedemez, yaşamında anlam bulamaz. Tiyatro sanatı, ayna tutarak izleyicinin kendini objektif görebilmesini sağlar ya da bilmediği bir dünyanın içerisine sokarak farklı yaşamlar deneyimlemesi sağlanır. İki türlü de izleyici de etki bırakır. Bu etki o kişinin genel yaşantısına yayıldığı zaman dönüşüm gerçekleşir. İlerlemiş bir toplum olmak demek, bilimsel anlamda gelişmiş, teknolojik altyapısı çok olan bir toplum olmanın yanı sıra kendini sorgulayan, evreni ve yaradılışı sorgulayan, felsefi tezler üreten ve bu düşünceler çevresinde hem kendine hem de insanlığa, canlılara karşı tutumunda değişiklik gösteren bir toplum da olmak demektir. Bu noktada tiyatro sanatının görevi büyüktür.